Araştırmacı-gazeteci Sevgül Uludağ, kayıp şahıslarla ilgili olarak, acının torunlara bırakılmaması, yakınları yaşarken kayıpların bulunması gerektiğini söyledi.
Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği’nin, “3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü” çerçevesindeki etkinlikleri, dün akşam, 2019 Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilen Sevgül Uludağ’ın söyleşisi ile devam etti.
Daha önceleri birçok ödüle layık görülen, RSF Basın Özgürlüğü Ödülü de alan Yenidüzen yazarı Uludağ, söyleşisinde, kayıp kişilerin hikayelerini dile getirirken; araştırmaları sırasında yaşadıklarını da anlattı.
Kayıp Şahıslar Komitesi’nin sadece kazılar sonucu bulunan kemikleri ailelerine iade ettiğini belirten Sevgül Uludağ, “ancak yakınlarının başına ne geldiğini bizden öğrenirler, hikayelerini bizden dinlerler” dedi.
Tamamen gönüllü insani bir misyon olarak bu işleri yaptığını belirten Uludağ, bu süreçte, çok ağır tehditler aldığını söyledi. Sevgül Uludağ, “travmalarla, katliamlarla uğraşıyoruz. Gece ağlıyordum ama sabah Anka Kuşu gibi uçmam, tekrardan başlamam gerekiyordu” şeklinde konuştu; ailesinin kendine destek olduğunu belirtti.
İncisini Kaybeden İstiridyeler ilk kez 2002’de Yenidüzen’de yayımlandığında tabuları yıkması gerektiğini ve tam da bu nedenle çok saldırı aldığını ama yılmadığını söyleyen Uludağ, “çünkü okurlarım vardı, kayıp yakınları vardı” dedi.
Kendi kaybını aramayan tek toplumun belki de sadece Kıbrıslı Türkler olduğunu belirten Sevgül Uludağ,” çünkü dönemin liderliği onlara ‘biz onları hadise kurbanı, şehit olarak kabul ediyoruz’ demişti” şeklinde konuştu.